İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Lübnan hükümetinin Hizbullah’ın 2025 yılı sonuna kadar silahsızlandırılması yönünde aldığı kararı “önemli bir gelişme” olarak değerlendirdi. Netanyahu, bu kararın uygulanması halinde İsrail’in Güney Lübnan’daki askeri varlığını aşamalı olarak sonlandırabileceğini söyledi.
Netanyahu, Lübnan’ın silahsızlanma sürecini ciddiyetle yürütmesi halinde İsrail’in buna karşılık vereceğini belirtti. Bu adımların arasında, uzun süredir tartışma konusu olan Güney Lübnan’daki İsrail askerlerinin çekilmesi de bulunuyor. Netanyahu, bölgede kalıcı bir barış ortamı için karşılıklı güven inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.
Öte yandan Hizbullah yetkilileri, silahsızlanmanın İsrail’in çıkarına hizmet ettiğini ve bu nedenle bu karara uymayacaklarını açıkladı. Örgüt, İsrail’in Lübnan içindeki beş stratejik tepeden çekilmediği ve günlük hava saldırılarını durdurmadığı sürece silahsızlanma konusunu masaya getirmeyeceklerini bildirdi.
ABD’nin, savaş boyunca ağır kayıplar veren Hizbullah’ın silahsızlanması için Beyrut yönetimine baskıyı artırması bekleniyor. Washington yönetimi, Kasım ayında sağlanan ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşebilmesi için Hizbullah’ın askeri kapasitesinin sınırlandırılması gerektiğini savunuyor.
Kasım ayında ABD’nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkeste, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin güneyinden çekilmesi açıkça belirtilmişti. Ancak nehrin kuzeyinde kalan silah ve tesislerin akıbeti belirsiz bırakıldı. Bu durum, taraflar arasında farklı yorumlara yol açtı. İsrail ve ABD anlaşmanın ülke genelinde silahsızlanmayı kapsadığını savunurken, Hizbullah yalnızca güney bölgesini ilgilendirdiğini öne sürüyor.
İsrail ile Hizbullah arasındaki savaş, 7 Ekim 2023’te Hamas öncülüğündeki saldırının hemen ertesi günü başlamış ve 14 ay sürmüştü. Çatışmalarda 4.000’den fazla kişi hayatını kaybetmiş, milyarlarca dolarlık hasar meydana gelmişti. Savaş sonrası bölgede binlerce insan yerinden edilmiş, İsrail’in kuzeyindeki topluluklar büyük zarar görmüştü.
Netanyahu’nun açıklamaları, hem Lübnan’da hem de uluslararası arenada yeni bir diplomatik sürecin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Mobil Alt Banner