İsrail ordusu, uzun süredir gündemde olan işgal planının ilk aşamasını başlattığını duyurdu. Açıklamaya göre Gazze kenti sözde insani aradan çıkarılarak “tehlikeli savaş bölgesi” ilan edildi. Ordunun açıklamasında, özellikle kentin dış mahallelerinde yoğun operasyonların yürütüldüğü belirtildi. Bu gelişme, bölgede yaşayan yaklaşık 1 milyon Filistinliyi doğrudan etkileyen kritik bir süreci başlatmış oldu. İsrail’in askeri operasyonları kuzey bölgelerde yoğunlaşırken, zorla yerinden etme planı da hız kazandı.
İsrail’in işgal stratejisinin ilk adımı, Gazze’nin doğusunda bulunan sivilleri güneye kaydırmak üzerine kuruldu. Yaklaşık 1 milyon Filistinlinin yerlerinden edilmesi hedefleniyor. Bu karar, uluslararası kamuoyunda ciddi tepkilere yol açarken, bölgedeki insani krizin daha da derinleşeceği öngörülüyor. İsrail ordusu, saldırıların artacağına dair sinyaller verirken, Gazze halkı bir kez daha büyük bir belirsizlikle karşı karşıya kaldı.
Son dakika bilgilerine göre, İsrail ordusu ilk saldırıların ardından iki rehinenin cesedine ulaştığını açıkladı. Bunlardan birinin isminin Ilan Weiss olduğu belirtilirken diğer rehine hakkında bilgi paylaşılmadı. Bu gelişme, çatışmaların sadece sivilleri değil, aynı zamanda rehine krizini de beraberinde getirdiğini gösteriyor.
İsrail Güvenlik Kabinesi, 8 Ağustos’ta Gazze’nin kuzeyinin işgali için onay vermişti. Başbakan Binyamin Netanyahu, yaptığı açıklamalarda Gazze’nin tamamını işgal etme hedefini dile getirmişti. Basına yansıyan bilgilere göre, ordunun işgalin diğer aşamaları için de hazırlık yaptığı ancak bunun eylül ayından önce uygulanmayacağı ifade edildi. Planın ilk aşamasında kent kuşatılacak ve ağır saldırılar sonrası kontrol altına alınacak. İkinci aşamada ise büyük ölçüde yıkıma uğramış olan merkezdeki mülteci kamplarının işgali planlanıyor.
İsrail, 1967’den 2005’e kadar tam 38 yıl boyunca Gazze’yi işgal altında tutmuştu. Yaklaşık 2.3 milyon insanın yaşadığı bölge, 18 yıldır ağır bir abluka altında bulunuyor. Bugün başlayan yeni işgal planı, hem bölgenin geleceğini hem de milyonlarca sivilin yaşamını doğrudan etkileyecek nitelikte. İşgal girişimi sadece askeri bir operasyon değil, aynı zamanda uluslararası hukuk ve insan hakları açısından da tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Mobil Alt Banner