Her şey bundan on ay önce başladı. Küçük Ömer Kağan, babasıyla oyun oynarken birden ağlamaya başladı ve kolunu tutarak “ağrıyor” dedi. Babası Ömer Karakurt, oğlunun kolunu açtığında morluklar gördü. İlk anda darp izi sandı, okuldan şüphelendi fakat gerçek çok daha ağırdı. Yapılan testler sonucu minik Ömer’e lösemi teşhisi konuldu.
1992 doğumlu Ömer Karakurt, eşiyle 2020’de oğulları Ömer Kağan’ı kucaklarına almış, mutlu bir aile hayatı kurmuştu. Ancak morluklar ve bitmeyen ağrılar onların hayatını tamamen değiştirdi. Önce düşme ya da kavga ihtimali üzerinde duran baba, test sonuçlarıyla birlikte büyük bir yıkım yaşadı. O andan sonra hayat artık hastane koridorlarında, tedavi odalarında devam etti.
Ömer Kağan’ın vücudunda sık sık morluklar çıkıyor, halsizlik ve sararma artıyordu. Bacak ağrıları, karın sancıları ve iştahsızlık devam ederken doktorların verdiği antibiyotik tedaviye yanıt vermedi. Sonunda yapılan detaylı tetkikler lösemi gerçeğini ortaya çıkardı. Aile için bu haber adeta dünyanın başlarına yıkılması demekti.
Ömer Karakurt, ilk zamanlarda yaşadığı duygusal çöküşü dile getirirken oğlunun gösterdiği dirençten güç aldığını belirtiyor. Hastane sürecinde eşinin işini bırakmak zorunda kalması, ev değişikliği ve ekonomik yükler süreci daha da zorlaştırdı. Ancak dostlarının ve çevrelerindeki hasta ailelerinin desteği onlara moral verdi. Zamanla toparlandılar ve en önemlisi umutlarını kaybetmediler.
Küçük Ömer Kağan’ın en büyük hayranlığı “Thor” karakterineydi. Bu hayranlığı sayesinde aile, ünlü oyuncu Chris Hemsworth ile iletişim kurdu. Hemsworth, önce videolu mesaj gönderdi, ardından FaceTime üzerinden görüştü. Ömer Kağan’ın sosyal medya hesabını takip ederek ona sık sık yorum ve beğenilerle moral verdi. Hatta Spider-Man’i canlandıran Tom Holland ile de tanıştırdı. Bu dostluk, küçük Ömer’in tedavi sürecinde ona büyük motivasyon oldu.
Ömer Kağan, Pre-B-ALL Lösemi yüksek risk grubunda yer alıyordu. Tedavi minimum iki yıl sürüyordu. İlk bir yılı oldukça ağır geçti, kemoterapi ile devam etmek zorunda kaldılar çünkü uygun donör bulunamamıştı. Şimdi idame tedavisine geçiş için gün sayıyorlar. Baba Ömer, “her şey bir anda olumsuz başlamıştı ama zamanla umut yeşerdi” diyerek süreci özetliyor.
Ömer Karakurt, yaşadıkları tecrübeyi paylaşırken “çocuklarımız çok özel, hepsi büyük bir mücadele veriyor” diyor. Tedavilerin artık geliştiğini, başarı oranlarının yüksek olduğunu hatırlatıyor. Ancak en önemli şeyin moral ve umut olduğunu vurguluyor. Ayrıca herkese kök hücre bağışı çağrısı yaparak “sadece üç tüp kan vererek bir çocuğun hayatını kurtarabilirsiniz” sözleriyle mesajını tamamlıyor.
Mobil Alt Banner