Eski İspanya Kralı Juan Carlos'tan 70 Yıllık Kan Donduran İtiraf

70 Yıl Sonra Gelen İtiraf

İspanya’nın sürgündeki eski kralı Juan Carlos I, yıllar boyunca gizli tuttuğu karanlık bir gerçeği ilk kez açıkladı. 87 yaşındaki eski kral, yakında yayımlanacak biyografisinde 14 yaşındaki kardeşini yanlışlıkla vurduğunu anlattı. 1975’te tahta çıkan ve 39 yıl boyunca hüküm süren Juan Carlos, 2014 yılında skandalların ardından tahttan çekilmişti.

Skandallarla Dolu Bir Hükümdarlık

Juan Carlos, görev süresi boyunca yolsuzluk iddiaları, lüks yaşam tarzı ve özel hayatına dair söylentilerle gündemden düşmedi. Hakkında 2 binden fazla kadınla ilişkisi olduğu iddia edilmiş, ekonomik krizin ortasında yaptığı pahalı tatiller büyük tepki çekmişti. Bu olayların ardından tacını oğlu Felipe’ye devretmek zorunda kalmıştı.

Dubai’de Sürgün Hayatı

Şu anda Dubai’de yaşayan Juan Carlos, yeni kitabında hem krallık dönemini hem de gençliğinde yaşadığı trajediyi anlatıyor. 1956 yılında Portekiz’deki aile evlerinde yaşanan olay, kitabın en dikkat çekici bölümlerinden birini oluşturuyor.

Tüyler Ürperten İtiraf

Bu trajediden asla kurtulamayacağım. Ağırlığı beni ömür boyu takip edecek. Şarjörü çıkarmıştık, odada bir mermi kaldığını bilmiyorduk. Silah ateş aldı, kurşun sekti ve kardeşimin alnına isabet etti. Babamın kollarında öldü.

O dönem 18 yaşında olan Juan Carlos hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmadı. Babası, olayın ardından silahı denize atarak delilleri ortadan kaldırdı. Kardeşi Alfonso’nun bedeni ise İspanya bayrağına sarılarak defnedildi.

Baba Gerçeği Gizledi

Olaydan önce ve sonra diye iki hayatım var. Hâlâ konuşmakta zorlanıyorum. Onu her gün özlüyorum. Bir dostu, bir sırdaşı kaybettim. Hayatım çok daha karanlık ve mutsuz oldu.

Juan Carlos, bu olayın hayatının en derin yarası olduğunu belirtiyor. Babasıyla aralarındaki ilişkinin o günden sonra hiçbir zaman eskisi gibi olmadığını, kardeşinin ölümünün ardından ruhsal çöküş yaşadığını dile getiriyor.

Franco Ayrıntısı Dikkat Çekti

Kitabın yayımlanma tarihi, İspanya diktatörü Francisco Franco’nun ölümünün 50. yıldönümüyle aynı güne denk gelecek. Bu tarih seçimi, hem monarşinin yeniden kuruluşuna hem de Juan Carlos’un geçmişle yüzleşmesine sembolik bir anlam kazandırıyor.