Türkiye’de milyonlarca vatandaşı yakından ilgilendiren emlak vergisi matrahları 2026-2029 dönemi için yeniden belirlendi. Her dört yılda bir güncellenen bu oranlar, yeni dönemle birlikte büyük tartışmaları da beraberinde getirdi. Uzmanlara göre yapılan artışlar öylesine yüksek ki, 2026 itibarıyla sıradan apartman dairelerinin bile “lüks konut” statüsüne girmesi ihtimali doğdu. Vergi döneminde ev sahiplerini ciddi sürprizler beklerken, bu durumun kiracılara da ağır bir yük olarak yansıyacağı tahmin ediliyor.
Eski Maliye bürokratlarının yaptığı değerlendirmelerde, yeni düzenlemelerin emlak vergisini adeta bir “servet vergisine” çevirdiği vurgulandı. Vergialgi.com platformunda konuyu masaya yatıran uzmanlar, ekonomik ve sosyal açıdan ciddi sonuçlar doğabileceğini belirtti. Gelir İdaresi eski yöneticileri Mehmet Akarslan ve Dr. Ahmet Ozansoy, vergi değerlerinin fahiş biçimde yükseldiğini ve bu artışların doğrudan hane halkının yaşamını etkileyeceğini ifade etti.
Güncel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer, artışların temel nedenini son yıllarda emlak fiyatlarındaki olağanüstü yükselişe bağladı. TÜİK verilerine göre 2021-2024 arasında gayrimenkul maliyetleri yüzde 650, arsa ve arazi fiyatları ise yüzde 800 oranında arttı. Vergi sisteminde rayiç bedel ile vergi değeri aynı kabul edildiği için yalnızca emlak vergisi değil, toplamda yedi farklı vergi bu artıştan doğrudan etkilendi. Sezer, ev sahiplerinin ödedikleri vergiyi kiralara yansıtmasının kaçınılmaz olduğunu, bu durumun da aile bütçelerinde zaten büyük yer tutan kira giderlerini daha da artıracağını söyledi.
Mehmet Akarslan, takdir komisyonları tarafından belirlenen vergi değerlerinde herhangi bir üst sınır bulunmamasının ciddi bir sorun olduğunu belirtti. Bu durumun yalnızca emlak vergisini değil, tapu harcı, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, değerli konut vergisi ve gelir vergisini de etkilediğini ifade eden Akarslan, yasal bir düzenleme ile üst sınır getirilmezse çok sayıda vatandaşın dava açmak zorunda kalacağını ve bu süreçte mahkemelerin yoğun iş yüküyle karşı karşıya kalacağını dile getirdi.
Dr. Ahmet Ozansoy ise emlak vergisinin teoride itibari bir servet vergisi olarak tanımlandığını, ancak mevcut oranlarla fiilen “gerçek servet vergisine” dönüştüğünü kaydetti. Eğer değerler piyasa koşullarına uygun şekilde güncellendiyse, oranların düşürülmesi gerektiğini belirten Ozansoy, aksi takdirde ortalama bir apartman dairesinin bile 2026’dan itibaren değerli konut vergisi kapsamına gireceğini ifade etti. Ayrıca 2027’den itibaren emlak vergisine ek olarak binde 3 ile binde 10 arasında değişen oranlarda yeni bir yükümlülüğün gündeme geleceğini hatırlattı.
Mobil Alt Banner