ABD'nin Dostluğu: "Ölümcül Bir Dostluk" Uyarısı

“ABD’nin Dostluğu Ölümcül” Sözü Neyi Anlatıyor?

1973–1977 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Henry Kissinger’ın meşhur sözü bugünlerde yeniden hatırlatılıyor: “Amerika’nın düşmanı olmak tehlikeli olabilir ama dostu olmak ölümcül bir dostluktur.”

Bu ifade, ABD’nin çıkarları söz konusu olduğunda dostluk maskesi takabileceğini, ancak çıkarları bozulduğunda en sert tavırları alabileceğini anlatıyor. Türkiye açısından bakıldığında, uygulanan CAATSA yaptırımları bunun en somut örneklerinden biri olarak görülüyor. İran, Kuzey Kore ve Rusya ile birlikte Türkiye’nin de bu yaptırımlar kapsamına alınması, Washington’un Türkiye’yi fiilen “düşman ülkeler” arasında gördüğü şeklinde yorumlanıyor.

ABD’nin Müdahaleleri ve “Demokrasi” Söylemi

Son 40 yılın yakın tarihi, ABD’nin farklı ülkelerdeki müdahaleleriyle dolu:

1. 1990’lar: Yugoslavya’nın parçalanması.

2. 2001: Afganistan işgali; demokrasi getirme söylemiyle ülkenin kan gölüne dönmesi.

3. 2003: Irak’ın işgali; Saddam’ın kitle imha silahları iddiası asılsız çıktı, ülke daha da yıkıma sürüklendi.

4. 2011: Libya müdahalesi; Kaddafi devrildi ve öldürüldü, ülke kaosa sürüklendi.

5. Suriye: İç savaşın derinleşmesiyle ülke parçalanma sürecine girdi.

ABD, tüm bu operasyonlarda “özgürlük ve demokrasi” söylemini öne çıkardı ancak sonuç her seferinde kaos, iç savaş ve devletlerin çöküşü oldu.

Türkiye ve Gelecek Endişeleri

İran’ın son dönemde hedef alınacağı sıkça dile getiriliyor. Ancak analistler, İran’ın kolay bir hedef olmayacağını, ABD’nin burada ciddi dirençle karşılaşabileceğini belirtiyor. Daha endişe verici olan ise, bazı Amerikan uzmanlarının İran’dan sonra sıranın Türkiye’ye geleceğini öne sürmesi. Pentagon’da görev yapmış akademisyen Michael Rubin, Türkiye’nin “çöküş ve bölünmesinin kaçınılmaz” olduğunu yazmıştı.

Bu da Kissinger’ın sözünü Türk kamuoyunda daha da tartışmalı hale getiriyor: ABD gerçekten “ölümcül bir dost” mu?

Ulaştırma Bakanı’nın “Yüzde 80–90 Oy” Çıkışı

Bu tartışmalar sürerken, Amasya’da konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun sözleri de dikkat çekti. Uraloğlu, AK Parti hükümetlerinin yaptığı hizmetleri “bir oy terazisine koyabilsek yüzde 80–90 oy alırdık” diyerek değerlendirdi. Ancak asıl önemli olanın “gönüllere girmek” olduğunu söyledi.

Partililerden bazıları, bu sözleri şaşkınlıkla karşılamakla birlikte, “her şeye rağmen hoşumuza gidiyor” yorumunda bulundu. Bakan Uraloğlu ise Türkiye’nin her bölgesinde gönülleri kazandıklarını savundu.

Sonuç

ABD’nin küresel politikaları ve Türkiye’ye yönelik tavrı, hem siyasi hem de toplumsal tartışmaların odağında kalmaya devam ediyor. Kissinger’ın “ölümcül dostluk” uyarısı, günümüz koşullarında daha anlamlı hale gelirken, Türkiye’de siyaset sahnesinde verilen mesajlar da bu tartışmalara farklı bir boyut kazandırıyor.