Artık Tavsiyem: Aşkın En Masum Hali

Penceresi çamur olana bütün çiçekler kötü gözükür"Kariyerinde emin adımlarla yükselen oyuncu, yurt dışında da geniş bir hayran kitlesi kazandı.Şöhretle her zaman barışık olduğunu söyleyen oyuncu "Hepimiz tanınmak,insanlar tarafından ciddiye alınmak için çabalıyoruz Ama şöhreti elde ettikten sonra ona burun kıvıranlar oluyor.

06.07.2025 - 14:22
12.08.2025
Artık Tavsiyem: Aşkın En Masum Hali

Yeni Nesil Jön: “Görsellik Yetmez, Derinlik de Şart”
Uzun boyu, renkli gözleri ve oyunculuk yeteneğiyle tam anlamıyla yeni nesil jön tanımına uyan bir isim… Sosyal medyada büyük bir etkileşim yakalamış durumda; 4,5 milyon takipçisi var. Hayranları ona “Sen böyle yeşil yeşil baktığın sürece bizim ağaca ihtiyacımız yok” diyor. Sohbetimiz keyifli bir şekilde başlıyor…

◊ Bu sezon seni ekranlarda göremedik, neler yaptın?
Askerliğimi tamamladım. Ayrıca dijital bir platform için yeni bir dizi projesine başladım. Hayatımın en keyifli dönemindeyim diyebilirim. Kendime zaman ayırıyor, bolca seyahat ediyorum. Yurtdışına çıkıyor, yeni yerler keşfediyor ve İspanyolca öğreniyorum.

◊ Formundasın, karın kasların dikkat çekiyor...
Spor hayatımın vazgeçilmez bir parçası. Zaten evimin alt katında kendi spor salonum var. Düzenli egzersiz yapıyorum. Şeker tüketmiyorum, zararlı alışkanlıklarım yok. Protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ediyorum.

◊ Hem yakışıklı hem yeteneklisin. Sana jön denmesi sence doğru mu? Yeni nesil jön nasıl olmalı?
Artık sadece fiziksel özellikler yeterli değil. Yeni nesil jönlük; samimiyet, derinlik, yetenek ve duyarlılıkla birleşince anlam kazanıyor. Seyirci artık sadece yakışıklılığı değil, içtenliği ve hikâyesi olan karakterleri de görmek istiyor. Bu yüzden sadece dış görünüşle değil, oyunculuğun kalitesiyle de ön planda olmak gerekiyor.

“Artık her şey değişti, eski kurallar geçerli değil”
Eskiden sosyal medyada bu kadar etkili değildi, YouTube bu kadar popüler değildi. Bizden önceki jönlerin yolculuğuna bakıp, “O yapmadıysa ben de yapmam” diyebiliyorduk. Şimdi ise her şey sürekli güncelleniyor. Dün uzak durduğumuz şey, bugün mecburi bir alan haline gelebiliyor. Eskiden “Bu mecrada olmamalıyım” dediğimiz yerler, artık yeni nesil için ilgi çekici hale geldi.

◊ Tanındıktan sonra seni bu dünyanın içinde en çok ne üzdü?
Bazen çok şey öğrenebileceğini düşündüğün insanlardan hayal kırıklığı yaşamak…

◊ Ne gibi?
“Bu kişiyle çalışacağım, çok şey öğreneceğim, güzel bir gelişim süreci olur” dediğim bazı insanların o kadar da değerli figürler olmadığını görmek, beni hayal kırıklığına uğrattı.

◊ Popülerleştikçe dost kazığı yedin mi?
Evet. Başarılarını desteklediğimiz, “O da parlasın, bizden olsun” diye düşündüğümüz insanların sonrasında mesafeli ya da samimiyetsiz tavırlarını görmek acı vericiydi. Ama artık fazla önemsemiyorum. Sonuçta, “Penceresi çamur olana bütün çiçekler kötü görünür” derler.

◊ Oyunculuk sende en çok neyi sınadı?
Güç zehirlenmesiyle ilgili ciddi bir sınavdı. Başarı geldikçe, kazanç arttıkça, imkanlar büyüdükçe… Dışarıdan hiç yansıtmamış olsam da, iç dünyamda çok fazla gelgit yaşadım.

◊ Neler yaşadın?
Bazı anlarda “Bu konuda elimi masaya vurmalı mıyım?” diye düşündüm. Ama sonra kendi kendime, “Hayır, bu güç zehirlenmesi olabilir. Bence vurmamalıyım” dediğim zamanlar oldu. Çünkü bu işin ince bir çizgisi var; kendini ezdirmemek gerekiyor ama aynı zamanda egoya da kapılmamak şart.

Yanımdaki arkadaşlarım bu süreçte bana çok destek oldu. Onlara hep şunu söylüyorum: “Eğer bir gün değişirsem, narsist davranışlar sergilersem, lütfen bana söyleyin. Beni uyarın, eleştirin.”

“MODERN BİR ‘SİNDİRELLA’ MASALI”

◊ 6 Haziran’da vizyona girecek olan ‘Aşkın Yüzü’ filminde nasıl bir karakteri canlandırıyorsun?
Filmde bir yüz körünü canlandırıyorum.

◊ Yüz körlüğü tam olarak nasıl bir rahatsızlık?
Önce gözle ilgili bir sorun sanmıştım ama aslında nörolojik bir rahatsızlık. Beyindeki bazı işleyişlerdeki aksama nedeniyle karşındakinin yüzünü seçemiyorsun, net göremiyorsun. İnsanları yüzlerinden değil, seslerinden ya da taktıkları küpe, kolye gibi ayırt edici aksesuarlarla tanıyorsun.

◊ Peki, bu karakteri nasıl çıkardın?
Bu rahatsızlık net bir teşhisle belirlenemiyor. Yüz körü olduğunu söyleyen kişilerin gerçekten bu durumu yaşayıp yaşamadığı tam olarak bilinmiyor. Mesela Brad Pitt de kendisinin yüz körü olduğunu ifade etmişti. Ben de bu durumu yaşayan kişilerin röportajlarını izledim. Göz teması kurmakta zorlanıyorlar, bakışları sürekli dağınık. Konuşurken bir yandan yüzün bir kısmına, bir yandan vücuda odaklanıyorlar. Oyunculuk sürecimde bu davranışlara yöneldim. Genelde role girip çıkamama durumlarını sevmem ama bu süreçte davranışlar refleks haline geldi. Hatta çevremdekiler “Nereye bakıyorsun, ağzıma mı?” diye soruyordu. Ben de “Bir role çalışıyorum” diyordum.

◊ Film ne anlatıyor?
Film, modern bir Sindirella masalı gibi. Canlandırdığım karakter, o gün arkadaşının aksesuarlarını takan bir kıza âşık oluyor ve onu tekrar bulmak için taktığı o aksesuarı iz sürer gibi takip ediyor.

◊ Hayatta kimin yüzünü unutmak isterdin?
Sıkı bir Galatasaray taraftarıyım. Çocukluğumda ezeli rakibimizle ilgili hoş olmayan anılarım oldu. Rakip takımda yer almış ve sonradan tanışmak zorunda kaldığım bazı abiler vardı. Onların yüzlerini unutmak isterdim.

◊ Hayatında unutmak istediğin ilişkiler oldu mu?
Hayır, olmadı. Çünkü ilişkiler insanı büyütür, besler, ruhuna dokunur. Yaşanmışlıklar bende pişmanlık değil, öğrenilmişlik duygusu bırakır.

◊ Bu ilk sinema filmin. Nasıl bir deneyimdi?
Kendimi beyazperdede görmek, uzun zamandır kurduğum bir hayaldi. Şimdi bu hayali gerçekleştirecek olmak heyecan verici. İzlediğimde umarım kendimi iyi hisseder ve gurur duyarım. Böyle anlarda dışarıdan belli etmesem de, iç dünyamda yoğun duygular yaşarım. Başardığım şeylerle ilgili bazen kendi içimde çok garip buhranlara kapıldığım da olur.

‘Eskiden Reaksiyona Göre Şekil Alıyordum’

◊ Hikâyen nerede başlıyor?
İstanbul Fatih’te doğup büyüdüm. Annem Sivaslı, babam Ordulu. İlkokulu Çapa’da okudum. Uzun süre futbol oynadım. Matematik ya da fen değil, benim alanım hep hareketti—egzersiz, antrenman, saha… Üniversitede spor akademisini tercih ettim. Orada antrenör gibi yetiştirildim. “İyi beslenmeliyim, iyi görünmeliyim” derken bu disiplin bana yeni bir kapı araladı. Belki mankenlik ya da oyunculuk yapabilirim diye düşündüm. Oyunculuk eğitimi almaya başladım, deneme çekimlerine katıldım. Sonra fark ettim ki sanat, aslında ruhumu tanımamı sağladı.