Zaferler çoğu zaman adını bilmediğimiz, hikâyelerini duymadığımız kahramanlarla kazanılır. Anadolu’nun bağımsızlık yolunda da durum farklı değildi. 30 Ağustos Zaferi’ne giden süreçte, yoklukla varlık arasında sıkışan binlerce Mehmetçik canını feda etti. Onların pek çoğunun mezarı hâlâ bilinmiyor. Bugün, bu isimsiz kahramanların anısını yaşatmak için “Diriliş Yolu” adını taşıyan anlamlı bir yürüyüş düzenleniyor.
Makine mühendisi Yücel Demir ve arkadaşlarının öncülük ettiği bu yürüyüş, yalnızca tarihî bir hatırlatma değil; aynı zamanda vefa borcunun bir ifadesi. Çünkü biz bugün özgürce nefes alıyorsak, bu topraklara can verenlerin aziz hatırası sayesindedir. 103 yıldır kutladığımız Zafer Bayramı, sadece bir gün değil, binlerce isimsiz kahramana duyulan sonsuz minnetin sembolüdür.
30 Ağustos’un kazanılmasında en önemli eşik, Sakarya Meydan Muharebesi’ydi. 22 gün 22 gece süren bu kanlı savaşta 5 binin üzerinde şehit verildi. Atatürk, bu mücadeleyi “Melhâme-i Kübra” yani “büyük ve kanlı savaş” olarak adlandırdı. Çünkü nereye dönse kan gölü, nereye baksa şehitler ve yaralılar vardı. Sakarya, sadece bir muharebe değil, Türk milletinin varlık-yokluk sınavıydı.
O günlerde Türk ordusunun elinde doğru düzgün uçak, araç ya da mühimmat yoktu. Sadece iki uçakla gökyüzüne çıkılabiliyor, silahlar farklı model ve mermilerle kullanılıyordu. Askerlerin çoğunun ayağında ayakkabı bile yoktu; kimi, ölen Yunan askerlerinin parçalanmış giysilerini ayağına sararak savaşıyordu. Ama yokluğun karşısına dikilen en büyük varlık, milletin yüreğiydi.
Yücel Demir’in öncülük ettiği “Diriliş Yolu” yürüyüşü, Sakarya Meydan Muharebesi’nin geçtiği cephe hattında yapılacak. 5-10 Eylül tarihleri arasında, her gün 40-50 kilometre yürünecek. Tahminlere göre bu bölgelerde gömülü 15 bine yakın şehit var. Köylülerin hatıralarında anlatılan hikâyeler, bu kayıpların ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Demir, “Sakarya’yı kaybetseydik belki de 30 Ağustos’u kutlayamayacaktık” diyerek bu anmanın önemini vurguluyor.
Bugüne kadar dünyada Bosna’daki “Ölüm Yolu” gibi örnekler bilinirken, Sakarya’nın benzer bir yürüyüş rotasına sahip olmaması eksiklikti. Şimdi bu proje ile hem kayıp şehitlerin anısı yaşatılacak hem de tarihî bilinç gelecek nesillere aktarılacak.
Milli Savunma Bakanlığı verilerine göre, Sakarya’da görev yapan ordunun elinde 96 bin er, 5 bini aşkın subay, 825 makineli tüfek ve yalnızca 196 top vardı. On uçaktan sadece ikisi kullanılabilir durumdaydı. İlk günlerde düşürülen bu uçaklar, ustaların çabasıyla bir araya getirilip yeniden uçurulmaya çalışıldı. Bu tablo, hangi koşullarda zaferin kazanıldığını bir kez daha gösteriyor.
30 Ağustos’un ardından düzenlenen kutlama sofrasında Mustafa Kemal Atatürk, yaverine askerlerin ne yediğini sordu. “Kavrulmuş buğday” cevabını alınca sofradaki yemeğe dokunmadı. O an, Atatürk’ün askerine verdiği değeri ve bu zaferin hangi ruhla kazanıldığını özetleyen unutulmaz bir sahne olarak hafızalara kazındı.
Bugün yürütülen çalışmalar, sadece bir tarih araştırması değil, aynı zamanda geleceğe taşınan bir miras. Toprak altında yatan şehitlerin izini sürmek, onları unutmadığımızı göstermek demektir. Diriliş Yolu, geçmişimizi tanımak, vefamızı göstermek ve geleceğe daha bilinçli bakmak için atılan bir adımdır.
Mobil Alt Banner